
18 Aralık Perşembe gününden herkese merhaba; Türkiye’nin dünü epey yoğun geçti, öne çıkan başlıkları derledim.
Türkiye’de 18 Aralık’ta gündem, üç ana eksende yoğunlaştı: Yargıya güveni sarsan kararlar ve davalar, iç siyasette “Terörsüz Türkiye” ve demokrasi tartışmaları, ekonomide ise asgari ücret ve bütçe pazarlıkları. Dış politikada Suriye ve S-400 başlıkları da Türkiye’nin konumlanmasına dair önemli işaretler verdi.
---
Günün Ana Özeti
- Asgari Ücret Pazarlığı: Türk-İş masada yok, sahada temas arayışı sürüyor
Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2026 ücreti için ikinci kez toplandı, Türk-İş yine toplantıya kurumsal olarak katılmadı. Buna karşılık Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ın Türk-İş ve Hak-İş genel merkezlerine giderek talepleri dinlediği açıklandı. Bu tablo, işçi tarafının masadaki temsiline dair meşruiyet tartışmalarını ve hükümetin “sahada rıza üretme” çabasını aynı anda gösteriyor. Sosyal medyadaki tepkiler, pazarlığın şeffaflığı, sendikaların etkisizleştirilmesi iddiaları ve derinleşen geçim krizi etrafında yoğunlaşıyor.
- Üst düzey kamu yöneticilerine 30 bin TL’lik seyyanen zamdan geri adım
TBMM’de 2026 bütçesi görüşülürken genel müdür ve benzeri üst kamu yöneticilerine 30 bin TL’ye kadar seyyanen zam öngören düzenleme, “çalışma barışını bozar, kamu vicdanını yaralar” eleştirileri üzerine AKP önergesiyle metinden çıkarıldı. Hem muhalefetin hem kamuoyunun sert tepkisi, yüksek enflasyon ve yoksullaşma ortamında ayrıcalıklı bir bürokrat kesimine ekstra kaynak ayrılmasına toplumsal tahammülün azaldığını gösteriyor. Bu geri adım, iktidarın bütçe tartışmalarında baskıyı hissettiğinin ve zaman zaman geri çekilebildiğinin somut bir örneği oldu.
- Bahçeli’den DEM mitingine “hak” vurgusu ve Terörsüz Türkiye temasları
MHP lideri Devlet Bahçeli, DEM Parti’nin 4 Ocak 2026’da Öcalan’a özgürlük talebiyle yapacağı miting için “hiçbir mahsurlu yanı yoktur, ne var bunda?” diyerek toplanma hakkını savundu ve DEM’in “Türkiye partisi olma” yönündeki adımlarını değerli bulduğunu söyledi. MHP’nin geleneksel diliyle kıyaslandığında bu çıkış, “yumuşama” olarak yorumlanabilecek bir kırılma işareti niteliğinde. Aynı çerçevede Meclis’te “Terörsüz Türkiye” başlığıyla çalışan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kapsamında AKP–DEM, DEM–CHP ve koordinatör grup başkanvekilleri arasında art arda toplantılar planlandı. CHP ise 29 maddelik demokrasi paketini “Terörsüz Türkiye” raporu olarak tekrar Meclis’e sundu; MHP’li Feti Yıldız raporu yetersiz ve günübirlik buldu. Bu tablo, iktidar ve muhalefetin aynı masa etrafında “güvenlik–demokrasi” dengesini yeniden konuştuğu, ancak ortak zemin arayışının çok tartışmalı ilerlediği bir döneme işaret ediyor.
- AİHM, Osman Kavala dosyasını Büyük Daire’ye taşıdı
AİHM, Osman Kavala’nın tutukluluk, adil yargılanma, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ihlali iddialarını içeren ikinci başvurusunu Büyük Daire’ye devretti. Türkiye’nin önceki AİHM kararını uygulamaması nedeniyle zaten ihlal prosedürü altında olduğu hatırlatılırken, yeni süreç hem Avrupa Konseyi içindeki konum hem de yargı bağımsızlığı algısı bakımından riskleri büyütüyor. Bu gelişme, Ankara–Strasbourg hattında yeni bir gerilim turunun habercisi olarak okunuyor.
- Deprem dosyasında teminatla yakalama kararının kaldırılması: “Parası olan kurtuluyor” algısı
Gazeteci İsmail Saymaz’ın haberine göre, 6 Şubat depremlerinde Gaziantep Nizip’te 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari müteahhitler için verilen yakalama kararı, 10 milyon TL teminatla kaldırıldı. Yıllardır kaçak olan sanıkların bu yolla fiilen tutuklanmama güvencesi aldığı ve kararın hâkim değişiminden sonra verildiği iddia edildi. Bu dosya, “fakir içerde, zengin parayla kurtuluyor” yorumlarını güçlendirerek, deprem adaleti beklentisinin ve yargıya güvenin ağır darbe aldığı bir örnek olarak öne çıkıyor.
- Zehra Kınık davasında cezanın düşürülmesi: ayrıcalık ve sınıfsal adalet tartışması
Eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatma Zehra Kınık Demir, bir kişinin ölümüne, üç kişinin yaralanmasına yol açan kazada yeniden yargılama sonrası 2 yıl 6 ay hapse mahkûm edildi; önceki 4 yıl 2 aylık ceza düşürüldü. Yorumlara göre yaklaşık 3 ay fiili hapis yatması bekleniyor. Bilirkişi raporlarının sanığı yüzde 100 kusurlu bulduğu iddia edilirken cezanın düşürülmesi, iktidar çevrelerine yakın isimlere yargıda “fiili ayrıcalık” tanındığı algısını geniş kitlelere taşıdı.
- Cinsel istismar, kadın ve trans cinayetleri: ağır suçlarda ceza–infaz dengesizliği
Kız çocuğunu defalarca istismar eden Metin Kılıç’a verilen 10 yıl hapis ve tutuksuzluk kararı, istinafta bozuldu; sanık 30 yıl hapse mahkûm edilerek yaklaşık 3 yıl sonra cezaevine girdi. Buna karşılık öz kızlarına cinsel istismar ve üvey kızını öldürmekten 52 yıl hapse mahkûm edilen Ercan Yılmaz’ın 5 yıl sonra serbest kaldığının ortaya çıkması, infaz rejimi ve “cezasızlık” tartışmasını alevlendirdi. Trans kadın Sudenaz U. davasında iki sanığın ağırlaştırılmış müebbete mahkûm edilmesi nefret ve trans cinayetleri açısından emsal nitelikte görülürken; sahte içkiden ölüme 6 yıl hapis ve İstanbul Erkek Lisesi’ndeki dayak–taciz dosyasında öğrencilerin şikâyetçi olması, dosyalar arasında tutarlılık sorusunu büyütüyor.
- Saraçhane eylem yasağının iptali: toplantı ve gösteri hakkı lehine kritik karar
İstanbul 3. İdare Mahkemesi, Ekrem İmamoğlu’na destek için Saraçhane’de yapılan eylemleri yasaklayan İstanbul Valiliği kararını hukuka aykırı bularak iptal etti. Aynı dosyada 109 kişi için verilen beraat kararının gerekçesinde, “soyut kamu düzeni tehlikesiyle gösteri yasaklanamaz” vurgusu yapıldı. Bu karar, idarenin keyfi güvenlik gerekçeleriyle toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını sınırlamasına karşı önemli bir içtihat olarak öne çıkıyor; gelecekteki miting, yürüyüş ve meydan yasaklarında emsal gösterilmesi bekleniyor.
- RTÜK’ten “Jasmine” ve diğer dijital içeriklere ağır yaptırım: sansür–ahlak çizgisi
RTÜK, Jasmine adlı dijital platform dizisine “milli ve manevi değerlere ve ailenin korunması ilkesine aykırılık” gerekçesiyle en üst sınırdan para cezası verdi, diziyi Türkiye katalogundan çıkartıp erişimini engelledi. “Too Hot to Handle: İtalya” da müstehcenlik gerekçesiyle katalogdan çıkarıldı. Karar, dijital platformların giderek daha sık denetlendiği, muhafazakâr–ahlaki ölçütlerin ifade ve yaratıcı özgürlükle sert çatışmaya girdiği bir iklimi işaret ediyor. Sosyal medyada bu kararlar “sansür” ve “ahlak polisliği” eleştirilerine konu oldu.
- Ünlülere yönelik genişleyen uyuşturucu soruşturması ve magazin üzerinden adalet tartışması
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Aleyna Tilki, Danla Bilic, İrem Sak gibi çok sayıda ünlü hakkında gözaltı ve yakalama kararları verildi; yurtdışında olduğu belirtilen bazı isimler için yakalama kararı çıkarıldı. Ev aramalarında uyuşturucu madde bulunduğu, Berrak Tüzünataç’ın daha önce pozitif test sonrası adliyeye gidip ifade verdiği aktarıldı. Operasyonun yeni dalga gözaltı ve aramalarla genişlediği belirtiliyor. Yeşilay, medyayı “rol model etkisiyle normalleştirme ve özendiricilik” riskine karşı uyardı. Dosya, yargı–emniyet operasyonlarının magazinle iç içe geçmesi ve kamuoyunda “gösteri niteliği” kazanması tartışmalarını da körüklüyor.
- Özgür Özel’in Brüksel temasları ve iktidarın “Türkiye’yi şikâyet” tepkisi
CHP lideri Özgür Özel, Brüksel’de Avrupa Sosyalist Partisi Liderler Toplantısı’na katıldı; demokrasi ve iktidar değişimi perspektifini anlattı, 16 belediye başkanı ile 102 CHP’li siyasetçinin cezaevinde olduğunu vurguladı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Özel’i Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Türkiye’yi yurt dışına “şikâyet etmekle” ve yabancı partileri iç siyasete müdahaleye çağırmakla suçladı; bunu bir siyasetçi için “çok kötü bir sicil” olarak tanımladı. Polemik, muhalefetin dışarıda meşruiyet ve destek arayışı ile iktidarın dış politika zeminini “iç muhalefete kapatma” yaklaşımı arasındaki çatışmayı görünürleştirdi.
- Hakan Fidan’dan SDG’ye operasyon uyarısı: Suriye kuzeyinde tansiyon yüksek
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TRT World’de SDG’nin Şam’la 10 Mart mutabakatı kapsamındaki entegrasyon sürecinin yavaş ilerlediğini söyleyerek, “askerî yollara yeniden başvurmak istemiyoruz ama sabrımız tükeniyor” dedi. SDG’nin anlaşmaya uymaması halinde Türkiye ve diğer aktörlerin tahammül sınırlarının zorlanacağı mesajı verdi. Bu açıklama, Suriye’nin kuzeyine yeni bir harekât seçeneğinin masada tutulduğunu ve Ankara’nın Şam–Moskova dengesi açısından da kritik bir manevra alanı yarattığını gösteriyor.
- S-400 iddialarına Kremlin’den yalanlama: Ankara–Moskova hattında statüko
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Erdoğan–Putin görüşmesinde Türkiye’nin S-400’leri iade etmesinin konuşulduğuna dair haberleri yalanladı. Bu yalanlama, Ankara–Moskova savunma işbirliğinin sürdüğü ve Türkiye–NATO hattındaki S-400 krizinde belirgin bir yumuşama işareti olmadığı şeklinde yorumlanıyor. Rusya’dan gelen bu net açıklama, Türkiye’nin Batı ile savunma ilişkilerinde “köprüleri tamamen atmadan, gerginlikleri de sıfırlamadan” devam eden ikili pozisyonunu teyit ediyor.
- Handan Toprak Benli’ye 10 yılı aşkın hapis: yerel yönetimlerde yolsuzluk ve siyaset
Eski Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli, 2015–2016 ihalelerine ilişkin davada ihaleye fesat ve sahtecilikten toplam 10 yıl 5 ay hapse mahkûm edildi; görevi kötüye kullanma suçundan verilen 2 yıllık cezada hükmün açıklanması geri bırakıldı. Danışman Erkan Karaarslan dâhil birçok sanığa da ceza verildi. Karar, muhalefet belediyelerine yönelik yolsuzluk iddialarının yargı boyutunun güçlenmesi olarak görülürken, bir kesim açısından da “yerel yönetimler üzerinden siyasi tasfiye” tartışmasını tetikliyor.
- LGBTİ+ hakları: Kazakistan’da yasak, Türkiye’de baskı ve çelişkili yargı pratikleri
Kazakistan Parlamentosu’nun LGBT propagandasını medya ve kamusal alanda yasaklayan yasa tasarısını kabul etmesi, bölgesel özgürlük standartları açısından olumsuz örnek olarak kayda geçti. Türkiye’de ise Genç LGBTİ+ Derneği’nin kapatılmasına Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucuları Özel ...